(a) hepsinden daha az/önemsiz/küçük. He deserves it least of all: O buna herkesten daha az lâyıktır/müstahaktır
(hiç de lâyık/müstahak değildir). (b) bilhassa … değil, hele … hiç. least of all would I wish to offend him: Hele onu hiç gücendirmek istemem. No one, least of all children, paid attention: Hiç kimse, hele (özellikle) çocuklar hiç dikkat etmediler.